25 Mayıs 2014 Pazar

Payımıza Düşen


kabil'in elindeki taşla
kuyu örmüşler yusuf'a
yıllarca kulaktan kulağa fısıldamış zalimler
kerbela'dan kum taşımışlar soluğumuza

sonra ruslara kalmış sıcak denizler,
kumsallar ve rakı

biz
bize
mezar kazmaktan
kaldıramamışız başımızı

gök maviymiş
kuyu derin.



Çağdaş Ünbal

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Bir Hatıram Var, Hatırlamadığım.


-yüreğim geriliyor-

uçlarından çekiştirip iki kız çocuğu
saat yönünün tersine sallıyorlar
yetmiyor, bir de
kısacık saçları olan
mavi kazaklı bir kız çocuğu
kelebek kalbiyle senkronize zıplıyor etrafımda
bir, iki, üç, dört
yüreğim soluk soluğa
akşamın olmasına çok var mı?

babası işten dönerken
bilhassa bu yolu kullanıyor.
kürek tutmaktan sertleşen ellerini daldırır gibi ılık bir suya-
okşasın diye kısacık saçlarını
bilhassa diyorum
bilhassa bu yolu kullanıyor
kırk, kırk bir, kırk iki, kırk üç

babam gelene kadar zıplayabilirim diyor
dilimizi müthiş kullanıyor
ve üstelik haklı, zıplayabilir
yetmiş üç, yetmiş dört, yetmiş beş
-yüreğim daralıyor-
uzun saçlı kızlar hile yapıyor
kısacık saçları olan
mavi kazaklı kız dayanıyor

-yüreğim boşa çıkıyor-

babasının yevmiyesine ekleyip yüz dört sayısını
acı'acına kalkıyor sofradan
ve unutmadan
yarın daha çok zıplamak için güç diliyor gökyüzünden
dua ile

-yüreğim dış kapıya asılıyor-

iyice bakıyorum
kısacık saçları olan
mavi kazaklı kız çocuğunun dizini düşleyen tok sokağa

aç kalkıyorum dünyadan.



Çağdaş Ünbal

11 Mayıs 2014 Pazar

İş Başvurusunda Kullanılamayacak Öz'geçmiş


Bazen insan bir bankta, sırada, ykm önünde, garda, cumhuriyet meydanında (ki her şehrin mağlubiyet meydanıdır bi bakıma), parkta, çay bahçesinde, kafede, terminalde, yol ortasında, kapı önünde -belki rüyada- lisenin bahçesinde, amfinin bir ucunda bir'ini unutmaya karar verir. Hayat akmaz. O gördüğünüz su'dur.

saç diplerinde yanardağlar alevlenir,
balkonda unutulmuş sardunyanın susuzluğu
boş meyhanelerde sessizlik biriktirir.

yıllar ötesinden bir ses
gelir başucuna kurulur sofranın
şairler kalem çekmişken
gecenin karanlığına karşı
uyumak gayret gerektirir.

sonra gelir aklına
gözlerini tavana diktiğin bir sabah
alnının ortasına nakşedilmiş bir sardunya gibi
sevgilin.

tütündür,
bastığın yarana
sahi kış pek çetin geçmiştir
donu daha çözülmemiştir göz pınarlarının
-yüreğini güneşe sermenin vaktidir.-

Bazen insan bir parkta, otobüs durağında, pazarda, cumhuriyet meydanında (ki her şehrin galibiyet meydanıdır bi bakıma), çay bahçesinde, sinemada, bakkalda, yürüyüş yolunda, tribünde, lisenin bahçesinde, amfinin tam ortasında, metroda, balıkçıda, uçurtma festivalinde bir'ine rastlar. Hayat akar. O gördüğünüz su değilse,

her papatya
bir şiirdir.




Çağdaş Ünbal