26 Ekim 2014 Pazar

Bir Günün Otopsisi


irin içinde kalmış gecelerden
çok yoksunluktan
kavruk anılardan biraz da
de ki varamadın sabaha

sise sığınmış sokaklardan
sandalyeleri ters çay bahçelerinden
ağsız, oltasız deniz kenarından
yollandın da kendine
kuşlar geldi aklına, gökyüzü,
istasyon, mandalina bahçesi, bahar,
pazar kalabalığı,
savruk bir kadın ve gölün sakinliği
de ki saplandı şakağına ağrı
dönmüş bulundun eve

kapıda karşıladı seni
irin sinmiş bir ev
çok yoksunluk
kavruk anılar biraz da
zor attın kendini balkona
yüzünde bir rüzgâr oynaşıyor kirpiklerinde
uçamayacağını biliyorsun da
kollarında bir hafiflik
soğuyor bedenin.




Çağdaş Ünbal

19 Ekim 2014 Pazar

Güzelleme 17


ben seni sevmenin müdavimi
sigara jelatinine adını desenleyen
eski dilde sevda düşkünü

bak Leyla bu soluduğun çöl
kent desen cehennem
ben Mecnun'un yalın ayağı

sana bahara belenmiş şiirler yazacağım Leyla,
hiçbir aktarda bulunmayan çiçek kokularından'
-diye başlayan şiirler
basbayağı bir dua.






Çağdaş Ünbal

8 Ekim 2014 Çarşamba

Sen Bendir Tutarken Dişlerimin Terlediğidir.


kalbimdeki yolların şekilsizliğine inanıyorsun da
tenimdeki lastik yanıklarına mı..

diyelim saat 16da çıkıldı yola
ve üstelik kar kış olsun Tunceli'den bu yana

serin ve leş gibi ağızlarla sigaraya dadandığımız molalarda
yürek horozunu çekmiş
parıldıyor olsun gecenin burcunda
varılmaz değil de
ovada dara düşmüş dağlıya benzer birazda
adımı yüksekten,
kayadan kayaya seker gibi
kendini belli ediveren bir bakışta

en çok bizim bavullarımız illegaldir
yüzümüzde kış yanığı bizi parmakla göstertir
inat etmiştir bir kez
ve diyelim bizim hünerli gözlerimiz çakmak çakmak
dişlerimiz bilelenmemiş
yunan sınırından ötede tanrıların düşüğü
bir garip muamma; sevdadır taşıdığımız

şehre gökten düşmüşüzdür
tan terminalde ağarır.




Çağdaş Ünbal


https://www.youtube.com/watch?v=2Z1fEjQp5Uc