17 Mayıs 2016 Salı

Mihmaniye



ak bir tay doğurdu ay

eklemleri kırılmış günleri sürükleyip peşinden
antibiyotik dolu bir torba
ve aklına ring meseleler ile yollandı adam;

akasyalar düşmemişti henüz





Çağdaş Ünbal






Radyoaktif Sayıklamalar


geceden artan insanlardan
yani cümle kaybetmişlerden sıyrılıp
sakallarımda uyanır güneş
vaktidir;
fırıncıların, taksicilerin
orospuların ve
feneri orada öylece bırakmışların

tuz öğüten gözlerimde
utançla karılmış uyku,
eve dönme isteği
ve terminal

terminal ki
kolon diplerinde can kusmak
yani izmarit
yani mermerin sararması ayak altlarında

şehir gizlisinden vurulmuş da
tablaların benzi sararmış,
kan kaybından muzdarip güvercinler
kahrın eş anlamı 
yahut arka cebimde
mavi renkli
bir otobüs bileti

bütün göz temaslarında kimlik kontrolü
soluğumda ağır metal
ve çare'sizlik

çün'
çorak topraklardan,
dağlardan ve ağıtlardan
yıldızların köreldiği
bileğimden ötesi kürt memleketi

bir keresinde uyumuştum.






Çağdaş Ünbal


3 Mayıs 2016 Salı

Enfeksiyon



dizemsiz kalp atışların
boşluğun içinde sağır

üstelik alnında önceki yüzyıldan kalma
kanlı bir kasatura
ellerin el değil,
gözlerin kan çanağı

muhakkak hırkanda sakalların
ıskaladığın gökyüzü,
ıslıkladığın lunapark
ve talan edilmiş ne varsa
orada
öylece argın

gövdende
karıncaların intihardan evvelki izleri
aklın uyuşuk bir pazar sabahında
kan kaybına endeksli

sevdan kardeşim,
polis kameralarından sıyrılan
pimi çekilmiş bir bahar gövdende patlayan.




Çağdaş Ünbal