7 Ekim 2013 Pazartesi

Merhaba Ben Kürsiyyühüssemavati


Sokağa çıktım. Zira evde onunla karşılaşma ihtimalimiz mantık sınırlarını resmeden bir kıvırcıktı. Sokakta ihtimal oranı milyonda bir bile olsa ihtimaldi ki bu hakkımı sonuna kadar kullanabileceğimi iyi biliyordum. Aslında evde yada sokakta ayırt etmeden sürekli sıkılıyordum. Evdeki sıkıntı belirtileri sık sık çay demleme, şarap şişesine gününü gösterme ve bu arada mütemadiyen sigara içme şeklinde zuhur etmekte. Dışarıda sıkıldığımı başımı öne eğerek belli ediyorum. Bu şekilde de onu görme ihtimalim değer kaybediyor. Değer kaybına hız vermek isteyen kişilik bölünmesinden doğan yeni kişilik hangi sokaktan yürüyeceğimi soruyor. El kaldırıp kendine söz verilmesi halinde soru sorabileceğini söyleyerek kendisini bertaraf etsem de haklı piç. Zira ben manavın önünden geçerken o taze kavrulmuş leblebi kokusunu yırtarak kuruyemişcinin önünden geçiyor olabilir. Daha da gıcık oluyorum ukala piçe. Haklı tabi ki ama evde durduğumda ihtimalin aldığı durumu resim sanatıyla birleştirip Bob Ross'a kıvırcık diyerek ikinci cümlede yeterince açığa vurdum. Küçük yerleşimlerin canını seveyim. Evlerinin önünde dolaş, çeşme başına bak olmadı sınırları zorla kahveye bak muhakkak aradığını bulursun. Kızı niye kahvede arıyorsun diyen ukala piçe cevap vermeden bastım sigarayı dudaklarıma. Bu şekilde sabaha kadar dolaşabilirim. Ancak hava durumu buna müsade etmeli. Kardeş demeli sen takıl, ara ne arıyorsan. Fakat ne kardeşi adam gavura üfürür gibi basıyor yeli. Bir seçim yapıp girip bir yerlerde oturayım desen. Aslında fena fikir de değil; sen şehrin ortasına yerleştirilmiş ama ampulü takılmamış direk gibi dururken önünden geçmesini beklemek. Gülüyor ukala piç. Eve gitmeye karar veriyorum. Yetmiş dört basamağın elli yedisinde küfür ediyorum. Temiz adımlarla bastığım on yedi sayısı dua etsin ki onu ilk gördüğümde ayın on yedisi saat onyedi sularıydı.

Koltuğa bırakıyorum kendimi. Keşke şu ukala piçi de kapıda bırakabilseydim diye düşünüyorum elbet beni duyduğunu bilerek. Televizyonda istikrar abidesi olarak sürdürdüğüm flaşh alışkanlığımı bozmadan flaşh tv yi açıyorum. Halay ile oyun havası karışımı muhteşem sunumu izlerken sigara içme ihtiyacı hasıl oluyor nedense. Herifler yüzünden geberip gidecem haberleri yok. Beşinci cümlede bahsettiğim şekilde geceyi tamamlayıp uyuyorum.

Nasıl uyandığımı inanın tasvir edemiyorum. Rüyamda o malum kanalda başkentimizin yüzde ellisini a harfinin oluşturduğu güzel ismiyle anılan şarkıcının programına konuk olmuştum. Bu kadar olsa yine iyi. Yüzde ellisini a harfinin oluşturmadığı başkentimizin bağları ve yollarını konu alan anadolu cazına döner bıçağıyla saldırdığını düşündüğüm eserde mağrur bir tavırla halaya yön vermekteydim. Halk oyunlarını sentezlediğime mi yanayım yoksa halay başı oluşuma mı? Bu nasıl rüya lan? Hemen sigaraya uzandım. Siktirrrrrr paket boş. Anlaşılan çok boktan bir gün geçirecektim ve bu kadarı sadece fragmandı, bunu ukala piçin gülüşünden anladım. Bu psikolojiyle evden çıkarken muhtemelen ukala piçin başka bir işle uğraştığı sırada aklıma dua okumak geldi. Bak bu konu oldukça geniştir. Dua dedin mi çeşit çeşit. Bana karışım gerekti. Üç beş dakika oyalanıp düşünme payı bıraktım kendime. Sonunda ayetel kürsi'nin bu iş için biçilmiş kaftan olduğuna karar verdim. İsimlerini bilmek duayı da bileceğim anlamına gelmez tabi ki. Ama allah'tan internet denen akıl almaz olguyu telefonlara bulaştırdılar ya içim rahattı. Önümde kendimi bırakabileceğim yetmiş dört merdiven ve artık ne kadar okunabilirse o kadar ayetel kürsi vardı. Apartmanın kapısına vardığımda dört buçuk ayetel kürsi olmuştu. Ukala piçin sessiz kalmasından cesaret alarak müthiş bir gazla dört buçuğu beşe tamamlamaya karar verdim. Apartmanın kapısından adımımı atarken tam olarak kürsiyyühüssemavati kelimesine denk gelmiştim. Malum telefonun ekranından allah ne verdiyse artık. Kapının ağzında küs kül kür kürsiiiy diyerek çıkarken kafamı kaldırdım. Anlamsız gözlerle bana bakıyordu. O an allaha bu eşşiz duanın kapsayıcılığı için dua edip ve zamanlama ile ilgili problemler için dua düşünürken bir anda ukala piçin dilime yaptığı baskı sonuç verdi. Ve ne zamandır karşılaşmayı hayal ettiğim kıza ilk ve son kelimemi sundum; -selamünaleyküm.


Çağdaş Ünbal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder