1 Şubat 2013 Cuma

Sevda Çatışmadır.


Çatışmalarla geçer burada sonbahar
kanlı ve zalim bir sevdadır anlayacağın.
Ölürsün anladın mı ölürsün
ölüsünü bile öldürürler adamın.
Elleri kınalı analar ne ağıt yakar ne bir damla gözyaşı.
Burada aşklar sonbaharda yaprak gibi yaşanır.
Düşer dalından bir hasta ölür.
İster kader de adına ister batıl
benzemez kahve fallarındaki nazara
ölürsün ince ince, kırılarak
çıtırtını duyan olmaz kokunu sezen
Toprağa gömülürsün anca.
Suratında ki bin bir ifadeden belli olur ölümün rengi
Kırmızısı anca bu kadar olur kanın.
Burada dağlarda kan kırmızıdır
o da ölümün diğer adıdır.
Kundakta ki bebe, ateşte ki çorba
dışarıda rüzgâr kadar doğaldır ölüm
aynı sevdalanmak gibi düşman köyünün kara gözlü güzeline.
Dedim ya soyunu sopunu kente bağlamış güzel kız
burada çatışmalarla geçer mevsimin her türlüsü
ölürsün farkına varmadan
dilinin söyleyeceği kelimeleri söyleyemeden
sol yanında alev alev volkan olurken bir dağ
işte o dağda ölümlere soyunursun temmuz’un ortasında
çırılçıplak gecede bu kadar bukalemun olunur anca.
Gözlerinin parıltısı yeter mi yıldızı bastırmaya
ölürsün işte bir sevda türküsü dilde
sanma doğar ardından bir bebe, başlar zılgıt
burada doğan bebe ölüme yollanan bir akarsudur
anca akar usul usul
gözlerini ondan ya yere diker kaldırmaz başını
göreceği bir çift kara göz
kara kadere haberdir tez ulak edasında
ölüm ansızın düşer damarlara
ta ki yanardağ ateş salınca toprağa
işte kurur bir yaprak ve çıt sesini duyar dal
hoşça kal diyemez çünkü o alışmıştır
geri dönülmeyeceğini bile bile gidilen yollara
kan olur dudaklar
ne analar ağlar ne bebeler süt emer
biter sanılır bu akarsu kehaneti
yeni bebelerle can verir ve can alır işte,
anladın mı?
vardın mı farkına
mevsimler diyorum
çatışma gibidir bir dağın eteğinde
ve bir volkan yutuncaya dek tüm sevdalı yürüyüşleri
silah sesinden başka bir şey değildir kelimeler.

Çağdaş Ünbal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder