eskimiş raylara
ki raylar hep eskidir
sararmış,
küflü bir ayrılık izidir
boş tarlaların kenarında
öylece eski raylara sırtımı verip
dağlara doğru yürüdüm
bir iz de ben bıraksam diye düşündüm
daha günaşıkları doğrultmamıştı bellerini
mayıs yağmurları düşmemişti toprağa
aklımı ve fikrimi dikip dağ başlarına
yürüdüm
ve ben yürüdükçe ayaklarımın altında kaydı dünya
yalnızladım
bir başıma kaldım bu yolda
masallar anlatılmayalı çok olmuştu
türkülere konu sevdalar yoktu
toplu taşıma ve egzoz
lanetli bir yeryüzünden
kaçışı arıyordu insan
başka dünyalara
ve ben yürüyordum
kusursuz bir dağ
mutlak bir yalnızlığa
önce sesler geride kaldı
o masal köyleri zaten yoktu
şiir olmasa hepsi bir efsaneden ibaretti
dünyanın doruğuna vardığımda
kendimle gelenleri ayıkladım bir zaman
eklemlerimden söküp attım
irin dolu konuşmaları, gülüşleri
kalmadı avucumda bir maden
bir beden olarak kaldım, orada.
olsun dedim,
dünyaya küsenin şemsiyesi olmaz
dişlerimi saydım fazlaydı
allah ve bulutlara inandım
inandıramadım kendimi
yalnızlıkların olmadığına.
kendime küstüm.
Çağdaş Ünbal