26 Haziran 2013 Çarşamba

Üzerinize Alınmayın Migren Bizde Genetik


üç numara saçım
ağır geliyor başıma
dönmekte dünya
alpler güneşi nadir görmekte
o kadar karışık ki kafam
saksağan sesleri
konçertoya dönüşmekte.

durduramıyorum
beynimde akan dereyi
yıkıyorum
pürü pak fikirleri
bir şer, bir şer
öyle ki
filozoflar çıldırıyor kabrinde
nasıl olur
adam defalarca yıkıyor fikri
akan bir derede.

sanık sandalyesinde dalmışım
dalmışım diyorum, yok haberim
tarihe geçmek zabıt ister
bunun konumuzla alakası teğet
şu saksağanların aslında
fesleğen sürmek gerek ağızlarına.

uyuyamıyorum
mesele bu
saksağanlar dahil
bütün filozoflar konu dışı.


Çağdaş Ünbal

22 Haziran 2013 Cumartesi

Meryem Antibiyotik Kullanmış Olamaz


sancılı gecelerin tek tanığı
afilli kutularında antibiyotikler

ben bu gecelerden daha önce de geçtim
ellerimde profesör fleming'in elleri
rüyalarıma biraz mezopotamya serpiştirip
eksiltilmiş günlere uyandım.

iki bahar arası malum çıplak bir yaz
ve bu
insanlardan artakalan rüyaları görmenin zamanı
biri uyandırsa uykudan
kışa daha çok var
bu erzak bu birikim
hayli yorar insanı.

telefon defterinde sıralanan
o güzelim isimlerden
hangisi bilebilir
fleming'in bende yarattığı etkiyi
ve mezopotamyanın kahredici kederini

yine de artakalan rüyalarda sevgi kırıntıları
akşamüstü eve dönüş telaşeleri
ve mahşeri bir kalabalıkta
ellerinde bir kumrunun kanı.

bunu burada yazmanın verdiği acıya fleming neylesin
oysa ona sorsalardı
bir ondörtlüyü yahut iki metre ipi alternatif gösterebilirdi
zamanın koşulları denilince
akla kumrular gelmez oysa

bunun mealini yazmak gerek
yoksa eksik kalacak bir yerde bazı teoriler
anlamına vurulacak inceden akan zaman
birileri o anlamlarda anlamsızlaştıracak birilerini
bunu istemeyiz değil mi

tütünün ateşle buluşmasına ön ayak olan kişi
aç karna mızıka çalmış sanki
oysa nereden bilebilirdi
küllüğün dolunca boşaltılması gerektiğini
birbirinin içine geçmiş meselelerde
suçlanacak biri varsa
elbette julyen'dir
yoksa ne takvim olacaktı
ne de ölümün erken olduğunu kanıtlayan yıl hesaplamaları

ve isa.
meryemin durunca kanaması
-ki o zamanlar bunun bilimsel açıklaması yok-
milattan sonrasına atılan adım aklına gelmedi
fakat biliyordu
erken ölümün eksilteceğini dünyayı
o yüzdendir ki
babasız doğurdu
babasına giden yolu.

bunun mealini yazmak gerek
yoksa fleming'den bağımsız
takvim hesabı yapmadan ölebilir insanlar
üstelik ilişkilendirmeden bunu tanrıyla.


Çağdaş Ünbal




18 Haziran 2013 Salı

Haziranda Aşkla Kurulan Barikat


                                                   halkın aşkla kurduğu bir barikata
                                                   neyle saldıracağını bilmez halk düşmanları



seni düşündüğüm zaman
bir çiçek tomurcuğa duruyor 
fark etmiyor güney amerikada yada filistinde

oysa anadolum kan kusuyor şimdi
yağmurda barikat kurmakta insanlar
karanlığın leş kokusuna karşı

ve inan ki sevgilim 
tomurcukları öldürmenin ustasıdır onlar
bil, saklı tut zihninde 
onlarla savaşıyor bütün güzellikler
radyoda türkü
dalda çiçek
göğün mavisi
kirazın kırmızısı...

kazanamayacağız belki
belki hiç anlamayacaklar
ancak rüyalarına girecek
tazecik baharda patlayan bir tomurcuğun kokusu


Çağdaş Ünbal






16 Haziran 2013 Pazar

Rüyalama

düşünce inceltici hareketler gurubuna girer
bir kitabın içindeki karaktere kendi hırkanı giydirmek.

usunun kıvrımları bir kadından oluşuyorsa
namluyu nereye doğrultacağın oldukça önemlidir.

kaçtığın düşüncelerin toplanıp
hep bir ağızdan bağrışıyorlarsa
başka çaren yok
dayayacaksın alnın ortasına
yüksek sesle okuyacaksın
bir eski zaman şairinin dizesini.


Çağdaş Ünbal


12 Haziran 2013 Çarşamba

Ayfer'e


elim dalağımda
dinsin diye acım
şiir dermekte
ve ulu orta ağlamaktayım

ayfer
çek perdeleri
görmesinler gittiğini.



Çağdaş Ünbal

10 Haziran 2013 Pazartesi

Kırlangıç Dökümüne Duyulan Sancı

                                                                               
                                                                              bazı yaralar tentürdiyotla geçiştirilemiyor.



sana sevgilim diye seslenmek
meşru kılıyor bütün yalnızlıkları
ve bu
şizofreni kokan bir şiirde adını anmak
kutsal ahite harfleri kazımak gibi

anlamı şu;

bir çatışmanın ortasında kaldım
kan kaybım beni yılgın gösteriyor, korkuyorum
sana sevgilim diye seslenmekten öte
gömlek cebimde şizofreni büyüyor
kutsal ahitlerden anlamıyorum

ve evet
kan kaybımı tetikliyor kalbim, müteşekkirim

iç kanama denilen şey bu olsa gerek
içinde yaşattığın birinin tüm organlarını delik deşik etmesi
ki bunu bir ahite yazmak
hipokrattan önce dinlerde fenafillah.

sonuç olarak;

ılık bir haziran ikindisi
sonunu bildiğim bir filme iki bilet almışım
cebimde duruyor
üstelik yalnızım.


Çağdaş Ünbal

9 Haziran 2013 Pazar

Ayrılık Acısına Çare Olmayan Şiir

sonra kaybediyor insan kimliğini
bir kadının çantasında
rüzgar nereye eserse oraya savruluyor
döküyor çiçeklerini meyve vermemecesine
bir ay ki sürekli tepede
ışıtma amacına erişememiş bir yanma
bir adam ki
gece gündüz demeden
sevmenin eşsiz acısını çekiyor dalağında
bir tenha bulsa ağlayacak, utanıyor.
bir ince acı kalıyor
ellerinde göbek bağı kesilmemiş bir şiir.

bazısının kerbela'sı dalağında
bunu da not edin bir kenara
bank ucuna ya da sigara kağıdına
eksildikçe ağırlaşan bir acı bu.


Çağdaş Ünbal


5 Haziran 2013 Çarşamba

Sansürsüz Bir Yalnızlık Şiiri


bir de 
yalnızlığını sakinleştirenler var
bu saatlerde
elbette kapalı kapılar ardında.

merhem niyetine şiir sürüyorlar 
günde üç defa
muhakkak aç karna içilmiş sigara ardına.

otuzüç tane yetmiyor olacak ki
çevrilip duruyor elde
hangi isim zikrediliyorsa işte
tespih karartan sızı eşiğinde.

uyku bir barikattır yalnızlığa karşı
yıkılması olası
ve biber gazı olmadan ağlamak cabası.


Çağdaş Ünbal





Sallanan Masanın Altına Konulacak Şiir.

bugün salı
dışarıda çıplak bir cumartesi
herkes katilidir kendinin
haziran başlarında
bilhassa aynalarda.

gökyüzünün resmini yapma cesareti bulan
korkandır biraz da
kim bilir bunun acısını
toprak altında olandan başka.

arızalı can sıkıntılarını deftere yazma fikri
siz gidin ben burada iyiyim ile eşdeğer
sabah olsa ne olur
aslında en iyi onlar bilir
gecede asılı kalmış
ve soğumaya başlamış bir cesedin tebessümünü
yine de bunu ulu orta söylememek gerek
yoksa öldürebilir kendini herkes
aynalara bakarak.


Çağdaş Ünbal