13 Şubat 2017 Pazartesi

Sirkeli Su



                                                         'bir yara dışardan olsa
                                                          halk ona bir merhem çalar'


gök şiddetinden savuruyor bu defa
loş bir mutfakta
küçük bir masanın başındayım ve
gök ile başlayan şiir kuruyorum

kalbim bir zamandır
yorgun bir su değirmeni gibi gıcırtılı
otuzumu yeni geçtim
bıyıklarım yeni sarardı tütünden
kalkıp bir başıma
gitmişliğim de yok amasra'ya
bunun gökle ilgisi varsa da
şiirin burası işgal altında

öylesine de gelebilirdi aklıma
bir kuşun süzülüşü
elbet gökte
sancılar ve terkedilişler olmadan
kanatmadan iç organlarımı
yalayıp geçebilirdi saçlarımı

yani ölümün sureti
yansıyınca yüzüme aynalarda
elini tutmuşum gibi
halk otobüsünde bir anda
gibi bir şeyler
bir şeyleri

kim zamanlı ölmüş ki
yarışı reddeden atlardan başka

geriye göğsüne kuşları takmış
gök kalmış
çocukluğumun bilyelerini andıran

uzanıp
seyrediyorum.




Çağdaş Ünbal



3 Şubat 2017 Cuma

Su Çiçeği


trenlerin soluklandığı yerde
bileğini kalaya çekiyor
kara gözlü bir vatman,
kimsesizlerin,
gölgesi olmayanların bakışlarından
yılkı sürüsü gibi geçiyor zaman

vitrinler daha kararmamıştır
sokak lambaları ve köfte tezgahları harlı

otel barlarında kadehler dolup boşalıyor
incecik bacaklarıyla orospular şakırdıyor koridorda
bacaklarına bakıp inanamıyorsun
dünyayı taşıdığına

bir kadeh daha.

geceye hazırlanan sokak
sabaha soyunuyor
onlar giyinirken
ve talebeler düşüyor yollara
bazıları çoktan..

sonra çöpçüler
ellerini
nefeslerin buğusuyla(..)
bakıp ellerine
mahkum olduğuna(..)

ve eteklerinden
şehir çöplüğüne düşmektedir su çiçeği
bir dolu kadehte
karanfil gibi kırılmaktadır
yarına inanmayanlar.
(otopside bu yazmayacak.)




Çağdaş Ünbal