31 Mart 2014 Pazartesi
Yağmurdan Kaçan Başaklar
ihtiyarın kitaplardan kurduğu tekkede içtiğimiz çayın
öte dünyada bir hacmi vardır elbet
çocuk parklarına karşı oturmak kolay
keder kuponlarda alt biter
ya cezaevinin sokağına konuşlanan çiçekçi
bunlar hep denklemin göstergesi
ve biliyorsun
sakarya'da satılan gözlükler
bir atı kör edebilir
bu durumda gözlerimi sana dikmem
seni siyahileştirmez
beni siyasileştirir
kahrolsun bütün başkentler diyeceğim ki
ihtiyarın çayı geliyor damağıma,
susuyorum.
sokaklardan insanlara akan kaldırımlar düşlüyorum sonra
birde tabelasız hatıralar arasından
şiir mırıldanarak seğirten çocuklar
gözle kaş arasına sırat kurmuşum gibi
düşürmemek için her gideni
biliyorsun işte
kırpmıyorum gözlerimi
sende varsa eğer bu kederin izahı
söyleme;
bir kelebek kanat çırpsa yüreğinde
düzlüğümde başaklar boşalır
yoksulluk ölümle sınar, biliyorsun
unutuyorum hacmini çayın
fesleğen ekme romantizmini bir kenara bırakıp
sımsıkı yumuyorum gözlerimi
ankara'dan
çocuk parklarından
ve işporta gözlüklerden
ekinden, fesleğenden
ve yoksulluktan öte
ne duyuyorsam derinimde
kederi damıtmanın bir başka yolunu bilmediğimden, rüyadır bu
bir türlü seyrinde gitmeyen.
Çağdaş Ünbal
24 Mart 2014 Pazartesi
Siyular Üzerine
Çokça kızılderili kanının döküldüğü ve sonunda beyaz adamın silah kalibresini soyutlaştırarak kazandığı amerikan yapımı bir filmi tuzlu fıstık yiyerek izleyemezsiniz. Belki kabak çekirdeği.
Dillerinde toprağa sahip olmak ifadesine karşılık kelime bulunmayan Siyu kabilelerine kederlenirken sokaktan gelen araba alarmı için cama koşma konusunda aceleci davranmayın. Komşunun arabasıdır.
Ve beyaz adam;
"Yolda yürürken eğer ayağınız taşa takılırsa, siz yine amerikaya bi sövün." demişse de Humeyni, bana kalırsa şart aramayın.
Tüttüren Kartal.
(elbette soyadı kanunundan önce)
22 Mart 2014 Cumartesi
Şizofreni Tanısından Habersiz Psikologlara
rüzgârla yarışamam,
ruhum fevkalade na'müsait
boş ver şimdi realiteyi falan
mümkünse şu kumandaya bi uzan
sol cebimde akşamdan kalma sabır
ağzımda sigara
fikren çok uzaklarda
bir cereyan
bir cereyan
n'olur soru sormayan gözlerle susma
bu düşündüklerim safi kulunç bir bakıma.
hem
-çek şu büyüteci de gözümden-
yaşam belirtisi görmüş arkeologlar gibi
kurcalayıp durma akşamdan kalmış sabrımı
biliyorsun,
komşudan gelen şen kahkahalara iştirak edebildiğim kadar var'ım
ve bu akşam
ruhum fevkalade na'müsait
mümkünse şaltere bir uzan.
Çağdaş Ünbal
13 Mart 2014 Perşembe
Yanlış Budanan Dalların Kederi
inatla yeşermeye hazır ve öfkeli
sokağın soğuk yerlerine savrulan çocuk ömürleri-
gökyüzünün maviliğini koyup ceplerine
uzağa
çok uzağa gittiler
vakit ne gündüzdür
ne kör karanlık gece
artık huzur da arama hanemizde
yaşam
zemheri heybetiyle dikilirken önümüzde
b
a
h
a
r
yalnızca mezarlıklarda hissettirecek kendini
cemre,
yanlış budanan dalların ah'ına düşecek.
Çağdaş Ünbal
3 Mart 2014 Pazartesi
Sigara Jelatinine Mesafeli Hattat'ın Düşlediği Ayettir.
Sakallarımı gül sandım,
şirke saydım
incir olduğunu kabullenmeye hazır
ve elbet tohumken incir
dervişe kestim
soğuktu
-İklim-
coğrafya kitaplarını yakınca anlaşılır
bunu kâlu belada öğretmediler hû
tek tesbih tanesinde
bütün zamanları zikreden incir çekirdeği
yanaklarımı delen gül fidesi
bilmem kime özendi
Çağdaş Ünbal
2 Mart 2014 Pazar
Enstrümantal Duygu
Habil'in göğsündeki taş misal
nicedir durmakta
boş böğrümüzde vicdan
ve ağır
ve gül ölüsü kokan.
Çağdaş Ünbal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)