26 Mart 2015 Perşembe
Şizofrenik Konuşmalar 1019*
'ettiğim isyandan utandım'
bileği yırtan jilete gül kokusu sinmiş
gül biçare'
bunu adli tıp raporunda okumuştum-du
'mu yoksa dizesi miymiş
anestezi altında mırıldanan şiirin.
bulvarlara Musa gerek
ayetlere slow motion teknoloji
çünkü idrak don yedi
piyasa çalkantılı
ve inanç damara endeksli
o'sebepten
çatırdıyor
bir göz odada dünya
hakkıdır ki
kovaya kadar kuru kuyular
mütemadiyen Yusuf'a gebe
telaşına düşülmüş olana
telaşa düşmüş olana
hü.
Çağdaş Ünbal
*Bunun bir şiir olduğuna inanmıyorum.
16 Mart 2015 Pazartesi
Suyun Yükseldiğidir.
yılgın bir saka kuşu
sığınıyor saçaklarıma
kanatları yağmur bulutu
meyveye diş bilemekten koklayamadığım,
çatırdarken toprağı dehşete düşüren tomurcuklarını
ve boy atışını
ve güneşe kıvrılan boyunlarını göremediğim o çiçekler için
süs havuzlarını
ve stadyumları kundaklayan şiire gönül düşürdüm,
düşündüm ki;
şiir dölleyebilir talan edilmiş uykuları
perdelerim ağarmasa ne olur.
Çağdaş Ünbal
8 Mart 2015 Pazar
Tavana Bakarak
rüzgar
balkon parmaklıklarından geçerek ıslık çalmayı
denemiyorsa eğer
bu bir intihar.
ve ihbar;
-kusuyor geceye ceset rüzgar!
yağmurun yağdığını hayal etmek istiyorum oysa
tren biletinin avucumda ıslandığını
kuru olanı sarmalayan kibri
saçlarını kuruturken gösterdiğin endişeyi
-maddeler halinde-
hicran adında bir kız çocuğu dünyaya getireceğim
sabaha
ve ellerimde kan
dünyayı doyurmanın mutluluğuyla
asacağım plasentamı
çünkü
meyveye diş bilemekten koklayamadığım,
çatırdarken toprağı dehşete düşüren tomurcuklarını
ve boy atışını
ve güneşe kıvrılan boyunlarını göremediğim o çiçeklerin kederi
yağmur bulutundan sıyrılarak toprağın rahmine düştü
şimdi ben mağlubiyetimi bileyerek
rüzgarın tesellisinde
fotoğrafların gülüşlerin yırtılıyorum.
Çağdaş Ünbal
6 Mart 2015 Cuma
Raydan Sızan 4
ah şu baharın kıkırdaması
peygamberliğime put.
aramızdaki mesafe bir karış haritalarda
hele ki dağlar
mutlak surette varlar
oysa
yarim mayısa çalınmış iğdeye benzer
dudağında beni var
sevdama nokta.
keman konçertosundan sıyrılan toz
toprak piste zül
ve sallanan nal
koşmanın anlamını yitirdiğine delalet
yine de orada tutuşan bir başınalık
bilseniz nasıl müptelayım nasıl
portmantoda asılı sızı
ciğerime dökülen betonda ayak izi
yola mızıkasız çıkılmış da geri dönülecekmiş gibi -umut-
periyodik tablodan
ve müfredata uygun edebiyat kitaplarından bağımsız
dağlara çiçek isimleriyle seslenmek
hasretime duyusal nakış,
rahme düşmüş cemre
kedilere yük
ve nihayet bahar
dağların arasından denize akan bir banliyö treninde
dehşet sevda yüklüyken fikrim
raydan sızan ovanın bereketidir
ben sana geliyorum
ki bu deprem haritalarını sarartır.
Çağdaş Ünbal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)