balık tezgâhlarına uzun uzun baktığın bir akşamüstü
kederli ellerin elbette hayatta
tezgahta sıra sıra izmarit, torik ve mersinlere bakınca
ve sen gözlerini yıkıp baktıkça
gidecek yerinin olmadığı anlaşılıyor
sanırsın bütün hâl bunu fısıldaşıyor
küskün bir ağaç gibi
ellerini sarkıtıp gövdenden
geldiğin yöne doğru döküyorsun yapraklarını
dükkan önleri kürünmüş
ve olur olmadık sokak uçlarında
kirlenmiş kar öbekleri
oradan geçişinin aynası
bakıp 'dünya kirlidir' diye iç geçirdiğin
sokak lambalarının altından hızla geçen insanlar
yetişme telaşına eklenmiş ayaz
herkesin gidecek bir yeri var' hissi
ve avucunda tuttuğun soğuk anahtar
iğdiş edilmiş hayatının şanlı nişanesi
yalnızlığın,
yetsin istersin
verip sırtını bir duvara
dünyanın geri kalanına ilenerek
duvarları ısıtırsın
dişlerini fırçalayıp uyuyamazsın çünkü
bu yazılı olmayan bir kuralıdır mağlup olmanın
Çağdaş Ünbal