sevgilim
bir şehre vardım ki
sevmeler ayıp
özlemler örtük
kederler ayan beyan
ve pres kaplamalı kimlik gibi
ceplerinde taşıyor insanlar umudu.
silah sesleri
aç bebe seslerine karışıyor
bazen bastırıyor
lübnan karşımda işte
uyanmış yüzünü yıkıyor
ben ilk günaydını kül tablasıyla paylaşıyorum.
otel odaları yalnızlar için dizayn edilmiş sanki
uzanıyorsun yatağa
tam bir düş ovası tavan
hırsla kalkıp ip arıyorum
tabure ortada.
ölürken insan aramıyor yeri yurdu
zaten ölülerin olmuyor vatanı
ve kim intihara kalkışsa
usta bir denizci edasıyla atıyor düğümü.
otel odaları sevgilim
yalnızlar için ideal bir son.
ve olmayan sevgililere
sevgilim diye seslenmek
intihara şiirsel bir hava katıyor
fakat koklayamıyor insan.
ne acı sevgilim
insan yirmi sene sonrayı
öyle merak ediyorki
bir sonraki erkan oğur albümünü
ya da ali lidar şiirini.
elbette akacak sular seller gibi hayat
senin saçların uzayacak şairin dediği gibi
ve belki sevgilim
devlet ötenazi hakkını tanıyacak
ve böylelikle
ilmiği atarken insan
böyle hayaller kuramayacak.
ben şimdi bu şehirde barıştan bahsetsem kim dinler
ölmeye meyletmiş bir adam
kaybetmişse pres kaplamalı umudunu
gazetelerde yer almasına ne gerek var hükümsüzdür ilanının
yahut silah seslerini bastıran bebe sesleri olsaydı
çözüm olur muydu benim için
neyse sevgilim
ilmiğin son düğümünde bunları konuşmak anlamsız
sen yine de yaz akşamları balkonu soğuk suyla yıka
kuşlara ekmek kırıntıları koymayı unutma
fesleğeni sula
ekmeği azalt ve yürüyüşleri aksatma
tasavvufa vakit ayır
ve kederlenmeyi kes artık
sonu yok bu gidişin
orta doğuda silah sesleri susar elbet
sen içindeki sancıyı sustur yeter ki.
lafı uzattıkça uzattım affet
ölüme bir adım kala düşüyor insanın çenesi
söylenecek sözün varmış gibi hissediyorsun
oysa olmayışından ölüyorsun.
mutlak bir bilinçle bil
ve sana sevgilim diye seslenen bu adam için
her mayıs iğdeleri kokla.
Çağdaş Ünbal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder