30 Ocak 2020 Perşembe
Zuhur.
perdeler çekiyoruz
göğsümüze;
yorgun bir geyiğin gözleri oluyor zaman
ağır
ve direnirken sonsuza
kuytularda rüya bekliyoruz
akşam sanıp bütün karanlıkları
savanlarda geyiklerin ayak izleri
ve yalın toprakta nefesleri
uyuyamıyoruz
bir sorun bu.
bütün göz temaslarında
kuyu sunuyorlar
karanlık ve korku
çaresizim
çünkü elimden bir şey gelmiyor
çünkü kendimden öteye gidemiyorum
aleme zerk olmaya niyetlenmiş fakat
ısrarla akıntının tersine yüzen balıklar
derdim günüm defans!
kahretsin.
Çağdaş Ünbal
8 Ocak 2020 Çarşamba
İnceden.
sis inince
kahvaltı salonlarına huzur
metro çıkışlarına korku
ve kan ilanları hakim oluyor anonslara
çatışıyorum
kan kokuyor saçlarım
mızıkam ısınmış
bir otele çekiliyorum
canhıraş.
şehrin kıyısında
-evet kıyısında
çünkü şehir orta yerinden yağmalanmıştır-
bendirler terliyor
rüya bu
nefes alıyorsun
gökdelenler sarsılıyor,
çocukluğum şaşkınlık
ve umut barındırıyor;
dudağının berisinde kara bir ben gibi
olan
biten
her şey
uzaktan
seni düş.
ısınan mızıkalara kar yağacak'
diyorum,
gülüyorsun
elbet rüya bu.
Çağdaş Ünbal
2 Ocak 2020 Perşembe
Özgeçmiş
uzun yoldan geldik,
hasrete bilendik
ve zehir zemberek umutlarla
yola sığındık
bir kara kıştı
heybemizde tohumlar
düşlerimizde tohumlar
ayaklarımız bata çıka dağa
aştık
aşılması gerekeni
düzde ayaklarımız tekledi
nefesimiz aç bir geyiği andırıyordu
korkuyorduk, kokuyorduk
mızıkamızı çıkardık
çaldığımız havalardan yumuşadı
gök
ve toprak
ve onların gergin bedenleri seğirdi
bizi kabullendiler
yer gösterdiler, iliştik
bileğimizdeki kanı gizledik bir zaman
açlığımızı ve kokumuzu da
alıştılar, sakınmadılar bereketi
bir zaman biz söylemeye başladık
bizi kovdular
göç umudumuz oldu
düştük dağlara
dağlar bizi birer ikişer
birer ikişer eritti
avuçlarımıza sığar oldu bebelerimiz
umudumuz kalmadı
ve sonra
mızıkamızı kayaların üstüne bırakıp ellerimizi gökyüzüne
açtık
bize hürmet ettiler
aş verdiler
karılarımız ve çocuklarımız semirdi
sakallarımız dizlerimize indi
unuttuk ayaklarımızdaki çamuru
silindi dağlar..
Çağdaş Ünbal
1 Ocak 2020 Çarşamba
Kaktüse Su Verildiğidir.
âlem karardı
türlü mahlukata yuva oldu gözlerim
bir zaman ellerimle gördüm
bileğime kadar kan
hayır eylül değildi-
ölümü
ölümle
terbiye edip
betonlara sardılar
faiz faiz çürüdü kefen
ve trenler düşlendi sıcak odalarda
gurbet diye de geçer sözlüklerde-
sızılı bir türkü olur bazen
badanasız sevgilere intro
bunu bilmedim.
Çağdaş Ünbal
Çağdaş Ünbal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)