20 Aralık 2013 Cuma

İçlenme.


üç yaşındayım belediyenin toplu sünnet organizasyonu var. fakat elde avuçta yok yanisi belediye yine başrolde, giriyoruz sıraya. dedem de orada tabi. hani çocuksun adam şeker meker aldı mı ondan kralı yok. neyse efendim sıra beklerken dedem yanındaki şahıslara ben bi namaz kılıp geleyim deyip ayrılıyor. o dönemlerde babamın kıvrak arkadaşı "bi dakka ahmet" kıvraklığını konuşturup beni içeri aldırıyor. tabi ki bunları hatırlamıyorum ben, sonradan oradan buradan duyduklarım. fakat dede diye bağırdığımı çok net hatırlıyorum. üç yaşındayım ve belli ki dedemden medet ummuşum. kaldık mı öyle.

sanıyorum ilkokula gidiyorum ki o dönemler yazları köyde kalıyorum. okul tatile girer girmez köye, haliyle okul açılmadan bir hafta evvel eve. babam belediyede çalışıyordu. belediye yazları çalışanlarını üç-dört günlük antalya tatiline gönderiyordu. yani gönderiyordu dediysem öyle değil. bi 302 tahsis ediyor plajda bi şekilde yatılıyor işte sonra deli gibi güneş yanıklarıyla geri dönülüyor. güzel olay. babam köyü arayıp çağdaşı gece yola çıkarın köyden geçerken alalım diyor. göt tavan tabi. hazırlık mı? don la işte başka ne olacak. gece dedem beni köyün üstünden geçen antalya yoluna çıkarıyor. gece de bi soğuk, bekle ki otobüs gelsin. bir zaman sonra uyku da bastırınca dedeme "amını eşşek siksin antalyanın dede kalk gidelim" demişim. bunu dedem anlatırdı, gülüşürdük.

çok saçımı kesmişliği vardır. oturturdu sandalyeye. ulan arkadaş makinede bana düşman saçı bi çekiyor ki sorma, ağlardım. çocuğuz tabi kalbini kırmışlığım da var. keşke demeseydim. bir süre küstü bana, kaldık mı öyle.

kötü bir adam değildi. çok acı çekti. evlat acısı nedir ben bilmem, o bilirdi. iyi adamdı. geçen sene bu vakitler eyvallah dedi bizlere. kaldık mı öyle.

tek damla gözyaşı dökmedim. bi ara hastanede cenaze işlemleri ile uğraşırken aklıma "var git ölüm bir zamanda yine gel" dizesi olan türkü gelince gözüm dolduysa da ağlamadım. her aşamasında bire bir bulundum cenazenin. soğuk bir aralık öğleni eşeledik toprağı. koyduk içine nefes almayan dedemi, dedik eyvallah. biliyorum bunlar içimin özeli fakat bir süredir fark ediyorum ki ben içe ağlıyormuşum. durup durup dedem aklıma geliyor. arardı sorardı, üzülme derdi, nasip derdi. en büyük torunuydum ben. severdi beni. ben kendisini bi severdim bi sevmezdim galiba. bilmiyorum ki dengesiz adamım zaten. neyse işte kaldık mı öyle.

şimdilerde aklım fikrim ölümde. gerçi ne zaman değildi ki. dedem geliyor aklıma. sonra gidiyor. annem de çok üzülüyor, biliyorum. neyse işte. insan arşivinde çok hatıra saklıyor, çok yüz, çok insan.. bundan bence bütün küfürler. kalabalığız çünkü. ve acımız çok.

insan, içinden geçen insanların ayak izlerini silemiyor maalesef. kalıyoruz öyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder