yaşama sevincini görmek istiyorsanız
infazı temyiz tarafından bozulan idamlık hükümlüye bakın
baharı nasılda kucağına alıyor, oynaşıyor
kuşlar onun için söylüyorlar yeni bestelerini
çiçekler onun eliyle koparılmak için açıyorlar
bir imam ne kadar bahtiyar ise ikindiyi kıldırdıktan sonra
o kadar bahtiyarım bende
görev bilinciyle bakmak estetik duygusunu öldürüyor diyor eski bir hekim
tüm eski hekimlerin canı cehenneme
derimin altında yüzyıllardır yatan hastalıkta neyin nesi
bize biçilen senaryonun bu kısmını okumayı hiç istemiyorum
çok sıkılıyorum sete de gitmek istemiyorum
seti eve taşımak fikrinin gözünden öperim kuytularda
açılın nefes alamıyorum
bahar dediğiniz şey pencereler küçük olduğu için mi giremiyor buraya
senarist olsaydım odamda kurulan sette bahara bir rol yazardım
arkada görünen çiçekli dallar mesela
kanser olduğunu sanan sağlıklı
testlerin karıştığını öğrendiğinde papatyalarla flört ediyor
kuşlara falan göz kırpıyor
çapkın bir pezevenkten farksız
dün gece sahte kederle açtırdığı rakılar da cabası
yaşama sevinci mi dediniz
cami önündeki dilencinin gözlerini açtığında
önünde duran sakız kutusunda ellilik görmesi
aksini ispatlama çabasına girişmek
bir başkasının gözleriyle bakmak
senaristi öldürüp rol yazmak kendine;
-ben olsaydım- ile başlayan cümleler hiç samimi değiller
Çağdaş Ünbal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder